Yeni bir yıl geliyor. Yeni başlangıçlar. Yeni umutlar. Hayaller… Yeni bir sayfa gibi. Dönüp bakınca geriye, koskoca 365 gün tek bir resim gibi şimdi.
Yıllar ne çok öğretiyor insana. Mesela hedeflerin olması gerektiğini öğreniyorsun. Ama sadece hedef belirlemenin yetmediğini, emek ve alın terinin seni hedefe götürebileceğini görüyorsun. Bir çok hedef koyduğunda, sadece emek değil odaklanmanın ve zaman yönetiminin değerini anlıyorsun. Hedeflerin seni aştığında insan tanımak ve networkün önemi kendini gösteriyor. Bazen de hedef bilgi ve tecrübeyle ulaşılabilen bir nokta oluyor.
Yıllar insanı değiştiriyor aynı zamanda. Elini kolunu nereye koyacağını bilemeyen körpe senden bir tutam adam otu bir tutam zamane tozu koyuyor oluyor mu sana yüzünde zamanı taşıyan yeni bir sen. Yıllar ruhu da değiştiriyor. Sen dünyanın en kendi halinde insanıyken bir bakmışsın hayat sana kibir giydirmiş, bir bakmışsın sabır erbabı olmuşsun. Zaman işte…
İnsan zamanla yoğruluyor. Zamanda sınanıyor. En çok tanıdığın dost gün gelip uzak bir el oluyor. Aldığı bir unvan, cebinde biraz fazla bir kabarıklık, popülaritende minik bir artış, egonda küçük bir patlama yaratabiliyor. Oysa erdem bedava!
İnsan zamanla evriliyor, deneyimli, bilgili oluyor. Bilgiyle donanması gerekirken sabit fikirler kurmacası, zihinsel fanatizm, benim doğrularım, ben buyumculuklar ve kişisel saplantılar, vazgeçilemeyen ya da arkasına sığınılan korku ve yalanlar… Oysa bilgi ve satırlar bedava!
İnsan kalbi attıkça yaşıyor, yaşadıkça varoluyor da. Bir de varoldukça bir daha kalbi atıyor. İnsana kalp iki nedenden verilmiş. Biri yaşasın diye. Biri yaşatsın diye. Çünkü sevmek bedava!
Ve dünya üzerinde sevgi denen kalp çarpıntısı varken nasıl olmuş da birileri savaşmış. Nasıl olmuş da ölüm ve zulüm gelmiş. Nasıl olmuş da bencillik ve nefret ve savaş doğmuş. Nasıl olmuş da ayrımcılık ve hırs köklenmiş. İnsan sevgiyi neden kendine saklamış. Saklamış da biter diye mi korkmuş? Yedeklemeye çalışıp kenarda tutmuş? Oysa ah insanoğlu bi’ bilse… Sevmenin hiçbir maliyeti yokmuş!